19.05.2022
Aklıma düştü birden desem yanlış olur. Aslında her zaman aklımda. Size de sorayım. Milli Mücadele olmasaydı ne olurdu?
Yıllardır ezberlediğimiz nakaratlar olurdu diye düşündüğünüzü hisseder gibiyim. Sadece dil kemiksiz değildir ya akıl, fikir ve düşünce, hele iz’an da kemiksizdir. Bu yüzden elbette verilecek cevaplar da türlü türlüdür.
Ama ben sorumu bir daha sorayım. Birinci Dünya Savaşı akabinde Anadolu’da başlayan Milli Mücadele “olmasaydı” ne olurdu? Biliyorum tarih öğrencilerim “olmasaydı” ifadesine takılıp bunun bir tarih sorusu olamayacağına karar vereceklerdir. Onlar da haklıdırlar. Ama yine de kemiksiz bir soru değil...
Devamı
07.05.2022
Son günlerde siyaset sertleşti. Belli ki seçimler yaklaştıkça daha da sertleşecek. Milletvekilleri sağda solda “ben kimim biliyor musun?” diye nara atarken, parti başkanları bakanlara düello çağrısında bulunuyor. Yeni yetmeler korkuyor tabii. Kulaklarını tıkıyor, hatta buldukları ilk yere sığınmaya çalışıyorlar. Becerikli olduklarını düşünenler de güzelim Türkiye’me küsüp diyar-i ecnebiyeye yelken açıyorlar. İçerideki sığınmacı ve göçmenlere bu âl-i cenap ruhlu millettin gösterdiği ilginin başka memleketlerde kendilerine gösterileceğini sanıyorlar.
Evet çok merhaleler geçirdik, çok badireler atlattık, büyüktük, küçüldük,...
Devamı
09.09.2017
Türkiye’de yirmili yaşlarını aşan hemen her erkeğin statüsü ne olursa olsun askerlik anıları vardır. Hatta bedelli askerlik yapanların bile askerlik şubesi anıları vardır. Genelde anlatıcının başarısı ve kahramanlığı ile sonuçlanan bu anılara ne kadar güvenilir bilinmez ama dinleyiciler üzerinde önemli etkilerinin olduğu muhakkak. Anlatılanlar ne olursa olsun aslında bu anılar uzun zamandan beri askeri kurumlara duyulan güvenin bir yansımasıdır da. Zira güvenilen kurumda bulunmuş olmak orada olumlu-olumsuz hatıralar yaşamak ve özellikle bir iş başarmış olmak adeta toplumsal bir terapi haline dönüşüyordu. Şimdi durum aynı mıdır bilmem...
Devamı
20.08.2017
Gelişen olaylar ve etrafında yaşananlar arasında bağ kuran insan mutsuzdur. Ama feylesoflar, hükemâ “düşünebilmeyi” insan olmanın temel şartı olarak belirlediğine göre bundan da kaçış yoktur. Buna bir de “zakire”yi yani “hatırlama gücünü” de ilave etmek yerinde olacaktır. Yani düşünerek mutsuz olacaksın, hatırlayarak da bunu katmerli hale getireceksin.
Belli ki bugün kalem (af edersiniz klavye) bizi mutsuzluk deryasında yüzdürecek. Varsın olsun işin ucunda -ölümden beter olsa da- “ölüm” yok ya.
Nereden başlasam, düşüncelerime tehacüm eden marazı fikirleri mi yoksa hatıraları mı öne çıkarsam? bilemiyorum. Birbirlerinin...
Devamı
18.06.2017
Mübarek Ramazan'da itâle-i lisan (dil uzatmak) etmek doğru değildir. On bir ay boyunca hak- nâ-hakk yere kullandığımız dilimize de oruç tutturmak gerekir. Yoksa mazallah “yevme lâ yenfau” da her şey ortaya dökülünce hesap vermek zor olur. Ramazan’ı “kalb-i selimi” sağlamanın vesilesi kılmak gerek deyip; bedenî oruçları zihnî oruçlara da tebdil gayesi güderken önümüze gündem düştü. İstersen konuşma. Bu sefer de konuşmadığın için mes’ul olursun yevm-i kıyamette.
Memleket sıkıntı içinde, önemli bir badireyi atlatmış. Bir kısım bedhâhların yüzünden asâkir-i memleket yani Ordumuz bir hayli yıprandı, güven kaybetti son bir...
Devamı