Yükleniyor

Blog

Türk Afrika Düşünce Kuruluşları Buluşmasının Ardından

26.12.2015

19-20 Aralık tarihlerinde ORDAF ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) birlikte güzel bir organizasyona imza attı ve Türk ve Afrika Düşünce Kuruluşlarını bir araya getirdiler. Afrika’nın 30’dan fazla ülkesinden düşünce kuruluşları temsilcileri ve uygulayıcılar katıldı toplantıya. Türk-Afrika İlişkilerinin 2050 vizyonunu ortaya koymaya çalışan toplantı oldukça verimli geçti. Ben bundan bahsetmeyeceğim. Zaten yeterince medyada yer buldu ayrıca sonuç bildirisi de ORDAF tarafından yayımlandı.

Burada bildiğiniz üslubumuz ile toplantının gözden kaçan kısımlarından bahsedeceğim. ORDAF’ın başkanı olmam hasebi ile uzun bir yorgunluktan sonra bu kadarcık da hakkım vardır diye düşünüyorum.

Böyle bir toplantı Türkiye’de ilk defa yapılıyor. Esasında dünyada da yeni sayılır. Afrika’ya güçlü bir şekilde giren Çin ve Hindistan daha önce ev sahipliği yapmış Afrikalı düşünce kuruluşlarına. Bu yüzden ülkemiz adına önemli bir girişim. Zaten YTB de bunun farkında ve büyük özen gösterdi toplantıya. ORDAF açısından daha da önemli idi. Zira kuruluş amacına ve tüzüğüne bakarsanız tam da böyle bir faaliyeti işaret ediyor.

aa_picture_20151219_7093270_web__large

Toplantı kararı çıktıktan sonra; hem Afrika ve hem de Türkiye’de faaliyet gösteren düşünce kuruluşlarına (STK’lar değil) davet gönderildi. Afrika uzmanı geçinenlere; Üniversitelerde “Afrika Araştırma ve Uygulama Merkezi” adı ile mekan işgal edenlere haber uçuruldu. Buyursunlar da varsa fikirleri otaya koysunlar diye. Afrika’dan büyük ikbal gördü davetimiz. Elbette son anda da olsa kifaf-i nefs kabilinden Türkiye’den de ilgi gördük. Ama gelin görün ki, gerçekten bu konuda “mangalda kül bırakmayanlar” ve hatta hayatlarını bundan kazananlar ve bunun için görevlendirilenleri uyandırmak pek mümkün olmadı. Tek tek isim versek edebe aykırı olur ama böyle topluca bir serzenişte bulunmak da hakkımız.

Büyük güç olmak sadece top ile tüfek ile, nüfus ile olmuyor. Topyekun kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve bilinçli aydınlar ile mümkündür büyüklük. Afrika açılımı için devlet elini taşın altına koydu. Temsilcilikler 40’ı aştı kıtada ama Türkiye’de 200’e yakın üniversite yüzlerce STK ve onlarca Araştırma Merkezi ile bu maksatla kurulmuş kamu kuruluşlarından 40 kişi çıkıp konuşamıyorsa heyhat ki heyhat!

Okuyucularım bilir, burada biraz tenkit, biraz ironi, bazen iğne bazen de çuvaldız ile yol alıyoruz. Bu yüzden biraz daha sabır diyelim ve gözden kaçanları sıralayalım.

YTB bu toplantının ana sponsoru idi. Çok da özen gösterdiği muhakkak. Ama bu tür işleri ehline vererek aynı zamanda kurumların kapasitelerini arttırmayı da misyon edinmiş kendisine. Bunu her vesile ile bu program boyunca da dile getirdiler. Gelin görün ki, ORDAF tarafından davet edilen bazı medya mensupları (genç gazeteciler, allı felli köşe yazarları) kendilerini davet edeni ihmal ettiler köşelerinde ve haberlerinde. Bu yaranma duygusunu bölmek kaygısından değilse; yine Afrika konusunda kimin ne yaptığını bilmemekten geliyor diyelim ve geçelim. Onlara da teşekkürler.

Biraz da iğneyi batıralım kendimize. Afrika ile program yapmak hele zamanla yarışan bir program yapmak çok zor. Uçuş noktaları, transit ülkelerin durumu, vizeler vs. her şey bir risk. Ülkeler arttıkça bu risk de artar. Nitekim bazı ülkelerde uçak biniş için hazırlandığı sırada -Ankara’dan talimat gitmesine rağmen- biz hala davetlilerimize bazı elçiliklerin vize vermesini bekliyorduk. İlk yolcularımız 17 Aralık’tan itibaren uçmaya başlayacaklardı. Bu gurup 5 kişi idi ve maalesef 3ü uçaklarına binememişti. Siz olsanız saçınızı başınızı yolmaz mısınız? Neyse telefonlar, THY ile görüşmeler, vize yetkilileri ile temaslar biletleri yeniden ayarlamalar ile nerede ise firesiz Afrika’yı taşıdık İstanbul’a. THY’nin uçuş noktalarından gelenler sorunsuz ulaştı. Hatta ilk seferin yapıldığı Mauritus adalarından da katılımcı getirebildik bu sayede.

Böyle büyük bir toplantının pek çok detayı vardır. Akademik kaygılar bir yana uçak, otel, salon, ses sistemleri, düzen vs. Bunun için iyi dizayn edilmiş oteller var, bazıları ise varmış gibi görünürler. Öylesine rastladınız mı her şeyi sizin düşünmeniz gerekiyor.

Toplantımıza Sayın Başbakan Yardımcısı açılışta katılacak, bir oturumu da Sayın Başbakan ile yapacaktık. Evet öyle de oldu. Her ikisi de teşrif ettiler. Fakat bütün düzenimiz basın müşavirliği, protokol dairesi ve emniyet tarafından yeni baştan elden geçirildi. Elbette bunu anlayışla karşılamak gerekiyordu ama ne Başbakanımızın ve ne de Başbakan yardımcımızın rıza göstermeyecekleri abartılar da yok değildi. Hele Başbakanımızın otele girişlerinde bir kısım davetlilerimizin restorana kapatılması hiç de hoş olmadı.tr-afrika-kapanis

Tabii bir de sadece açılışa katılmak için gelen ve protokolde yer arayanlar var ya, bir alem doğrusu. Davetiyede LCV (lütfen cevap veriniz) uyarısı olmasına rağmen geleceğini bildirmeyip son anda gelenler; bazı kurumların başkan vekilinin adamlarının önceden gelip protokolde yer tutma çabaları da bu tür toplantıların magazin boyutu. Tabii hiçbirisinden şikayetimiz olmadı. Program tasarlandığı gibi başlayıp bitti.

Tüm bu detaylar şikayet etmek için değil, başkalarının işine yarar diye ve biraz da yorgunluk atmak için yazıldı. Bu vesile ile YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül ve ekibine, ORDAF Afrika Direktörü Prof. Dr. Ahmet Kavas’a ve ORDAF ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.

Yorum Yaz

Blog

Kategoriler